Merhaba! Biliyorum, hepinizin zamanı kıymetli ve gündem hızla değişiyor. Hele ki teknoloji dünyasında durum daha da çılgınca. İşte tam da bu yüzden buradayız.
Sizin için teknoloji dünyasının nabzını tutan, en önemli gelişmeleri süzen ve "bunu bilmezsem olmaz" dediklerinizi derleyip toparlayacağız.
“Executive Summary - Teknoloji” ile amacımız, sizin kafanızı daha fazla karıştırmak değil, tam tersine, karmaşık jargonları bir kenara bırakıp, işinize yarayacak, belki de yeni fırsatlar yakalayabileceğiniz bilgileri kısa ve öz bir şekilde sunmak.
İki haftada bir, maksimum 15 dakikanızı alacağız. Ama bu 15 dakika, teknoloji dünyasında birkaç adım önde olmanızı sağlayacak.
Toplantılarda, "Aa, duydunuz mu?" diyebileceğiniz bilgiler, rakiplerinizin gözünden kaçmış olabilecek trendler ve belki de işinizi dönüştürecek yenilikler...
Hepsi burada, sizin için. Hazırsanız, hadi başlayalım!
Kısa Kısa
Tüm dünyada işgücü piyasası ciddi daralma içinde. Hem ekonomik hem de yapay zekâ yüzünden yaşanan bu daralma özellikle teknoloji firmalarında yeni istihdam konusunda ciddi yavaşlama hatta işten çıkarma -moda deyimle layoff- ile sonuçlanıyor. Cisco da bu yılın ikinci işten çıkarma haberini duyurdu. Network ekipmanlarında ve yazılımında dünyanın en büyük firmalarından olan Cisco ikinci kere işçi çıkarma yoluna gidiyor. İşgücünün %7’sine varacak bu yeni işten çıkarma dalgası ile karlılığını artırmayı planlıyor.
Bazı şirketler işten çıkartma yoluna giderken bazıları da yeni işe alımları durdurmuş durumda. Bunlardan biri de Avrupa’nın en önemli fintech şirketlerinden olan Klarna. 2023 yılında yeni hiçbir pozisyon açmamış. Doğal yollardan ayrılanlarla birlikte şirketin çalışan sayısı azalmış durumda.
Intel iş gücünün %15’ini oluşturan yaklaşık 15.000 çalışanının işine son veriyor. Masaüstü ve sunucu işlemcilerinde rakibi olan AMD’ye karşı güç kaybeden Intel, yapay zekanın yükselişi ile birlikte bu alanda parlayan Nvidia’ya karşı da pazar payını kaybetmeye başladı. Rekabet sonucu düşen gelirlerle baş edebilmek için Intel çareyi işten çıkarmada arıyor Giderleri azaltma konusunda bu adım bir sonuç verebilir ama kaybettiği pazar payı ve gelirleri geri getirebilir mi bilmiyorum.
Aslında Intel'in tek derdi rakipleri değil. Büyük bir darbeyi de içeriden yemiş durumda. Uzun süredir çiplerindeki teknik hataları ve açıkları gidermek için uğraşıyor. 2015-2021 arası üretilen işlemci ailelerindeki sorunları düzelten ve bu yüzden oluşan güvensizliği yenebilmek için bu çip ailelerini ucuza satmaya başlayan Intel burada da ciddi bir maliyete katlanmak zorunda kaldı.
Bu aslında Intel’in ilk teknik hatası da değil. Biraz eskilere gidip ilk Pentium işlemcilere bakabiliriz. İlk çıkan Pentium 60 ve Pentium 66 işlemcilerde kayan nokta (floating point) hatası vardı ve bazı bölme işlemlerinde hatalı sonuç veriyordu.
Son bir Intel haberi ile Intel konusunu şimdilik kapatalım. Yoksa tüm bülten Intel haberleri ile dolacak. Reuter’in haberine göre OpenAI’a yatırım yapma ve ortak olma şansını değerlendirememiş. Kısaca özetleyecek olursak OpenAI, Nvidia tekeline alternatif olarak Intel ile çalışmak istemiş. Üstüne %15 OpenAI hissesi için 1 milyar dolar gibi bir rakam konuşulmuş. Ama Intel bu cazip teklifi elinin tersi ile itmiş gibi duruyor. Şu anda net bir rakam olmasa da OpenAI'ın piyasa değerinin 100 milyar doların çok üstünde olduğu konuşuluyor. Kaçan balık her zaman ki gibi büyük olmuş.
Peki yapay zekâ konusu bu kadar ön planda iken yapay zekâ şirketleri bu işlerden para kazanabiliyor mu? Bu konuda Sequoia Capital'ın blog yazısı dikkat çekici. Yapay zekâ firmalarına işlemci üreten Nvidia gibi firmalar yüksek cirolara ulaşabiliyor. Bu donanımlara ciddi yatırımlar yapan yapay zekâ şirketlerinden dişe dokunur ciro yapan tek firma OpenAI. O da yıllık 3,4 milyar dolar civarında. Yazıdaki değerlendirme yapay zekâ balonunun patlamaya çok yakın olması.
Biz rahat rahat uyardık diyebiliriz. 😇 The Economist de geçen hafta bize benzer yorumları içeren bir yazı paylaştı. YZ şirketleri şu an için yeterli gelir üretememiş olabilirler. Ama bu konu sadece gelire odaklı bir konu mu? Amazon gibi bir firma bile karlılığa 9.yıldan sonra ulaşabildi. YZ şirketlerine yapılan yatırımlar çok büyük tutarda. Yoksa bu alan tarihin en hızlı şişen ve sönen balonu mu olacak? Artık yoldan birilerini çevirip “bizim bir fotoğrafımızı çeker misiniz?” devri sona eriyor. Her ne kadar ülkemizde satılmasa da Google'ın geçtiğimiz hafta tanıtılan Google Pixel 9 serisi telefonlar bu soruna çözüm bulmuş gibi. Pixel 9 ile grup fotoğraflarınızı kimseye ihtiyaç duymadan çekebiliyorsunuz.
Pixel 9, bundan başka birçok yenilik barındırıyor. Mesela Gemini AI Asistanı: Pixel 9'da yerleşik olarak gelen Gemini, kullanıcıların notlar almasına, hatırlatıcılar ayarlamasına ve sorulara cevap vermesine yardımcı olan bir kişisel yapay zekâ asistanı olarak öne çıkıyor. Ayrıca, Gemini Live adlı bir özellik ile Pixel 9, yapay zekâ destekli akıcı sohbet deneyimleri sunuluyor.
Google yeni teknolojiler ile gündemde ancak antitröst yasaları başı belada. Yerel mahkemeler Google’ı tekel olmakla suçluyor. ****ABD yasalarına göre Google suçlu bulunursa, çatı şirket küçük parçalara bölünebilir. Bu küçük şirketlere Baby Google diyebiliriz. Özellikle Chrome ve Android ürünlerinin ayrı birer şirkete dönüştürülmesi çok da şaşırtıcı olmayacaktır. Yıllar önce Microsoft’un geçtiği yoldan şimdi Google geçiyor. Internet Explorer (bazen hayatımızdan çıktığına inanamıyorum) Windows işletim sistemlerinde ön yüklü gelmesi antitröst davası ile muhatap olmasına yetmişti.
Tarihin tozlu sayfalarına gömülen Internet Explorer’dan aldığımız ilhamla, 1960’larda IBM tarafından icat edilen ve yakın zamana kadar kullandığımız her türlü plastik kartın arkasında yer alan manyetik bandın da yolun sonuna geldiği haberini paylaşmak isterim. Çok az veri içeren bu icat yerini RFID çipler ve QR kodlara bırakmış durumda. En son herhangi bir kart ile ne zaman swipe - kaydırma hareketi yaptınız? Zaten ölmüş dediğinizi duyar gibiyim.
Mahkeme kararı olmasa da düzenlemelerden payını alan bir şirketimiz daha var: “Apple.” USB Type-C ve Apple Store konularında Avrupa Birliği’ne karşı kaybeden Apple 3. mağlubiyetini de aldı. Avrupa Birliği bunu da yeterli görmüyor. Safari’nin iOS’de ön yüklü olarak gelmemesini ayrıca ön yüklü olarak gelen diğer uygulamalarında, örneğin kamera uygulaması gibi, silinebilir olmasını istiyor. Avrupa Birliği ayrıca NFC çipler konusunda da bastıran taraf. Gördüğü baskı yüzünden Apple Avrupa Birliği’ndeki cihazlar için NFC (yakın mesafe haberleşme) çiplerine erişimi, harici geliştiricilere de açmak zorunda kaldı. PayPal, (evet Apple Wallet gibi PayPal de bizim ülkemizde kullanılamıyor) bu erişim iznini kullanıp kendi cüzdan uygulamasını iPhone’lar üstünde kullanıcılara sunmak istiyor. Rekabet is loading!
Podcastleri hangi ortamda dinliyorsunuz? Ben genellikle Spotify kullanıyorum. Ama çok enteresan bir şekilde Spotify podcast konusunda ciddi şikayetler alıyor. Hem bu medyayı büyütmeye uğraşırken hem de onun sonunu getirmek için uğraşıyor gibi. Öncelikle Youtube videoları gibi Spotify’da dinlenen podcastlere reklam verilemiyor dolayısı ile gelir de üretilemiyor. Bu da birçok küçük yayıncıyı canından bezdirmiş durumda. Kapı kapı dolaşarak reklam almaya çalışmanın işleri olmadığını düşünüyorlar. Sanırım haksız da değiller. Latin Amerika başarısızlığı bu durumun ispatı gibi. Latin Amerikalılar da Spotify'dan şikayetçiler. Spotify, Gimlet Media, Anchor ve Parcast’ı satın almıştı. 2020 yılında yüksek dinleyicisi olan yayıncılar için de kesenin ağzını açmış ve sadece Joe Rogan’a Spotify platformu için podcast üretmesi için 100 milyon dolar vermişti. Yeni anlaşmanın 250 milyon dolar olduğu söyleniyor.
Önemli bir diğer haber Avrupa gibi katı regülasyonların olmadığı ABD’den. Sürücüsüz taksi işleten Waymo haftalık 100.000 sürüşe ulaştıklarını açıkladı. Şu anda sadece 3 şehirde hizmet veren (Los Angeles, San Francisco, Phoenix) firma artık Austin, Teksas’ta da hizmet verecek. Waymo böylelikle ilk kez California eyaleti dışına çıkıyor. Bizdeki taksicileri düşününce bu teknolojinin bir an önce bize de gelmesi için dua ediyorum.
Teknoloji konusunda konuşunca Elon Musk ile ilgili bir şeyler söylemezsek eksik olacak. Yakın zamanların en medyatik şahsiyetlerinden Elon Musk’ın X’i (eski adı ile Twitter) satın alması 2008’deki büyük krizden sonraki en kötü kredi anlaşması olarak görülüyor. Tabi Elon açısından değil, bankalar açısından. Twitter’ı satın almak için bankalardan yaklaşık 13 milyar dolar kredi almıştı Elon Musk. Satın alma zamanında yaklaşık 44 milyar dolar değerlemeye ulaşan Twitter şu aralar 19 milyar dolar civarında değerleniyor. Bu da şirketin %55 değer kaybettiği anlamına geliyor. Elon Musk’ın gündeminde ise bu kayıp değil çünkü aklında Trump’ın başkanlık seçimi var.
Gelecek haftanın pazarlama özetinde bu konu ile ilgili harika bir yorum olacak.
Şimdiden haberdar edeyim. 😘
İlk teknoloji özetimizin sonuna geldik.
Geri bildirimlerinizi, önerilerinizi yorum olarak yazmaktan lütfen çekinmeyin.
Bir sonraki Executive Summary - Teknoloji’de görüşmek üzere!
Yazar: Vehbi Emiroğlu
Redaktör: Enes Okullu
Editör: Burak SU