Executive Summary - İnovasyon - 4
Elektrikli hava taksiler, kakao içermeyen çikolatalar ve zıp zıp dronlar... İlgi ile okuyacağınız inovasyon haberleri ile karşınızdayız!
Yepyeni bir Executive Summary - İnovasyon Bülteni’nden selamlar!
Küçük bir değişiklik duyurusu ile başlamak istiyorum. Startup içeriklerimizin bir kısmı yapay zekâ bülteni ile, bir kısmı da teknoloji bülteni ile kesişiyordu. Bu noktada daha katma değerli bir bülten sunmak için bülten içeriklerinde sadece inovasyona odaklanmaya karar verdik. Yeni buluşlar, keşifler ve ticarileşen yaratıcı uygulamalar bültenimizin ana konusu olacak. Temel bilimler ile son teknoloji arasında fayda odaklı bir bakış açısı ile karşınızdayız.
İlk konumuz gökyüzünü erişilebilir kılacak bir inovasyon üzerine.
Elektrikli Uçan Taksiler Göklerde Olabilecek Mi?
Alman girişimi Vaeridion, uzun süredir geliştirilen elektrikli uçakların ticari izin alarak hayatımıza girmesi konusunda umut verici bir adım attı. Microliner, rakiplerine kıyasla çok daha ekonomik uçuşlar sunmayı vaat ediyor.
Elektrikle çalışan dikey kalkış-iniş uçakları (eVTOL), yenilikçi tasarımları nedeniyle karmaşık ve maliyetli düzenleyici süreçleri gerektiriyor. Ayrıca bu araçların sertifikalandırılması ve ticarileştirilmesi de uzun bir süreç. Şimdiye kadar elektrikli uçan taksileri gökyüzünde görmememizin en büyük sebebi teknolojik gelişmelerin yavaşlığı değil de bu tarz bürokratik sebepler olduğu gösteriliyor.
İngiltere merkezli Vertical Aerospace, karbon emisyonlarını azaltmayı hedefleyen elektrikli hava taksileri geliştirmede öncü bir firmayken, Almanya’nın Lilium'u, jet motorlarıyla çalışan tamamen elektrikli hava araçlarıyla havacılıkta yenilikçi bir yaklaşım sunuyor. Ancak, Vertical Aerospace nakit sıkıntısı yaşarken, Lilium iflas riskiyle karşı karşıya. Yatırımcılar ise tereddütlü. Vaeridion ise ticari uçuşlara doğru büyük bir adım olarak Avrupa Birliği Havacılık Güvenliği Ajansı (EASA) ile bir Ön Başvuru Sözleşmesi (PAC) imzaladığını duyurdu.
Bu yazının kahramanı Microliner’in bahsettiğimiz rakiplerinden en büyük farkı, normal bir uçak gibi görünüyor ve pistten kalkış yapıyor olması. Tek fark, bataryalarla çalışacak olması. Vaeridion’un CEO’su Ivor van Dartel yaptığı açıklamada: ‘Pilotlar ve yolcular için deneyim tamamen aynı olacak. Tesla’nın otomobiller için yaptığı şeyi, biz uçaklar için yapacağız.’ dedi.
Microliner’ın menzilini yaklaşık 500 km olarak açıklayan Vaeridion, ilk prototipini 2027 yılında uçurmayı planlıyor. Ardından sertifikasyon süreçlerinin tamamlanmasıyla birlikte, 2030 yılında ticari uçuşlara başlayabileceklerini belirtiyor.
Diğer yandan, Amerika Birleşik Devletleri'nden Joby Aviation, Federal Havacılık Dairesi'nden (FAA) izin alarak test uçuşlarına başladı. İsrail merkezli Eviation Aircraft ise ilk test uçuşlarını başarıyla tamamladı ve menzil hedefini yaklaşık 400 km olarak belirledi. Bununla birlikte, Çinli girişim EHang de geliştirdiği eVTOL araçlarıyla test uçuşlarını tamamladı ve bazı şehirlerde pilot projeler başlattı.
Bu kadar girişim, elektrikli hava taksiler ve uçaklar için çalışmalar yaparken, sizce gerçekten camımızın önünden uçan taksiler geçecek mi? Uçan taksilerin şehir içinde yakın gelecekte yaygınlaşması zor görünüyor. Hava sahası düzenlemeleri ve altyapı çalışmaları için daha fazla zamana ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Peki, siz ne düşünüyorsunuz?
İşitme Engelliler İçin İletişimde Devrim: Hearview Altyazı Gözlükleri
Akıllı giyilebilir cihazlar, işitme engelli ve işitme güçlüğü çeken bireylerin hayatlarını desteklemek için dönüşüm yaratmaya devam ediyor. Hearview altyazı gözlükleri, gelişmiş teknolojisi ve kullanıcı dostu tasarımıyla eğitim, sinema ve iş konferansları gibi farklı alanlarda olumlu geri dönüşler alıyor. Bu gözlükler, gerçek zamanlı altyazı sağlayarak kullanıcıların konuşmaları ve sunumları kolaylıkla takip etmesine olanak tanıyor.
Hearview altyazı gözlükleri, gelişmiş konuşma tanıma teknolojisi kullanarak, alınan ses sinyallerini gerçek zamanlı olarak altyazıya dönüştürüyor. Derin öğrenme ve dil modelleri sayesinde, Hearview, aksanlar, konuşma hızları ve tonlar arasında %95’i aşan doğruluk oranıyla yüksek kaliteli transkripsiyon sağlıyor. Bu teknoloji, altyazıları yalnızca doğru kılmakla kalmıyor, aynı zamanda gramer ve anlam analizi yaparak onları daha doğal ve kolay okunabilir hale getiriyor.
Yıllardır akıllı giyilebilir cihazların ve özellikle gözlüklerin gelişiminden bahsediyoruz. Hearview gözlükler, görme engelliler için çevresel sesleri görsel verilere dönüştürerek günlük hayatlarını kolaylaştırıyor ve özgürlüklerini artırıyor. İşitme engelliler içinse konuşmaları altyazıya çevirerek iletişim engellerini ortadan kaldırıyor. Bu teknolojiyi engellilerin yaşamında devrim yaratacak şekilde geliştirmek, gerçekten takdire şayan bir inovasyon. Sizce de öyle değil mi?
Avrupa'nın İlk Özel Sektör Yörünge Roketi Hazır: PLD Space
PLD Space, Avrupa'da özel sektör tarafından geliştirilen ilk uydu fırlatma roketini üretmeyi hedefliyor. Daha önce Miura 1 roketiyle başarılı bir test uçuşu gerçekleştiren firma, küçük uyduları düşük maliyetle uzaya taşımayı mümkün kılacak yeniden kullanılabilir roket teknolojisi üzerinde çalışarak Avrupa’nın uzay yarışında bağımsızlığını artırmayı başardı.
PLD Space, kısmen yeniden kullanılabilir Miura 5 roketi için bir fırlatma sahası geliştirilmesine yardımcı olacak 11 Milyon Euro’luk bir kredi sağladı. Miura 5, Avrupa'nın özel olarak geliştirilen ilk uydu fırlatıcısı olmayı hedefliyor.
Avrupa’da rekabet kızışıyor. PLD Space’in karşısında iki büyük rakip var: Almanya merkezli Rocket Factory Augsburg (RFA) ve Isar Aerospace. Her iki şirket de Miura 5 ile benzer taşıma kapasitesine (1000-1500 kg) sahip kısmen yeniden kullanılabilir yörünge fırlatıcıları geliştiriyor.
SpaceX’e Avrupa'dan bir alternatif yaratmak için kurulan PLD Space’in ilk uçuşu 2025’in sonlarına doğru planlanıyor.
Planet A Foods'tan Kakao Alternatifi
Alman girişim Planet A Foods (eski adıyla QOA), ayçiçeği tohumlarından ürettiği kakao içermeyen, sürdürülebilir çikolata ürünü "ChoViva" ile bültenimizi renklendiriyor.
Kakao üretimi, ormansızlaşmaya ve yüksek karbon salınımına yol açarken, Planet A Foods’un yöntemi yerel kaynakları kullanarak karbon ayak izini %80’e kadar düşürüyor. Ayrıca, çikolata üretiminde istikrar sağlayarak kakao fiyatlarındaki dalgalanmalardan kaçınmayı amaçlıyor.
Şirket, Seri B yatırım turunda 30 Milyon Euro topladı ve bu fonu, üretim kapasitesini 7,5 kat artırarak yılda 15.000 tona çıkarmak ve uluslararası pazarlara açılmak için kullanmayı planlıyor.
İnternet’i Veritabanına Dönüştürme Girişimi: Exa
Yeni bir jeneratif arama yaklaşımı sunan Exa, büyük dil modellerinin (LLM) teknolojisini kullanarak web sayfalarını daha düzenli ve erişilebilir hale getirmeyi hedefliyor.
Exa’nın Websets arama motoru, kullanıcıların belirli bilgiye odaklanmasını sağlayan net ve odaklanmış sonuçlar sunmayı vaat ediyor. Rakiplerine bakıldığında, Google gibi geleneksel arama motorları, geniş çaplı bilgi sunarken kullanıcıların genellikle spesifik sonuçlara ulaşmak için filtreleme veya daha fazla arama yapmasını gerektiriyor. Ancak büyük dil modellerini Exa’nın sunduğu gibi doğrudan bir odaklanma aracına dönüştürmüyor. Exa’nın bu yaklaşımı, kullanıcı deneyimini daha ileriye taşımayı hedefleyen farklı bir strateji olarak öne çıkıyor.
Websets’in arama sonuçları daha uzun sürede dönse de kullanıcılar bunun kapsamlı veri setleri için değerli olduğunu düşünüyor. Stanford Üniversitesi’den Andrew Gao, Exa’nın özellikle ne aradığını tam olarak bilmeyen kullanıcılar için etkili olduğunu belirtiyor.
“Lollipop” Cihazıyla Sanal Tat Deneyimi
Hong Konglu bilim insanları, sanal gerçeklik (VR) ortamlarında dokunma ve koku gibi duyuların yanı sıra tat hissini de canlandırmak için yenilikçi bir cihaz geliştirdi. PNAS dergisinde yayınlanan çalışmaya göre, lollipop şeklindeki taşınabilir kullanıcı arayüzü, şeker, tuz, limon asidi, vişne, tutku meyvesi, yeşil çay, süt, durian ve greyfurt olmak üzere dokuz farklı tadı yeniden oluşturabiliyor.
Cihazın temel bileşenleri arasında lityum iyon pil, mikrodenetleyici, Bluetooth modülü ve grafiksel kullanıcı arayüzü (GUI) yer alıyor. Hafif bir 3D baskılı naylon gövde içinde bulunan cihaz sadece 15 gram ağırlığında ve ortalama bir lolipop boyutunda. Cihaz, tatları kullanıcıya elektrik akımıyla iletilen tat kimyasalları aracılığıyla sunuyor. Ayrıca, koku bileşenleri de eklendiğinde tat algısı önemli ölçüde artıyor.
Araştırmacılar, cihazın üç ana kullanım alanı olduğunu öne sürüyor: tat duyusu bozukluklarının teşhisi için standart testler, sanal market alışverişinde ürün tatma deneyimi ve eğitimsel uygulamalar. Örneğin, cihaz bir çocuğun farklı tatları keşfetmesine yardımcı olacak şekilde tasarlanabilir. Gelecekteki çalışmalar, cihazın tat sürekliliğini artırmaya ve kullanım süresini genişletmeye odaklanacak.
Batarya Teknolojisi Yazılım Girişimi Zitara, 17 Milyon Dolar Yatırım Aldı
San Francisco merkezli batarya kontrol yazılımı geliştiricisi Zitara, Seri AA yatırım turunda 17 milyon dolar topladığını duyurdu. Şirket, bu fonu enerji depolama sistemlerindeki batarya performansını, güvenilirliğini ve sürdürülebilirliğini artırmaya yönelik çözümler geliştirmek için kullanmayı planlıyor. Özellikle rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kesintili yapısı göz önüne alındığında, enerji depolama sistemleri temiz enerji dönüşümünün temel yapı taşlarından biri olarak öne çıkıyor.
Zitara, gelişmiş algoritmalar ve makine öğrenimi teknolojilerinden yararlanarak batarya performansını optimize ediyor, ömrünü uzatıyor ve güvenliğini artırıyor. Şirketin yazılımları, özellikle şebeke ölçekli enerji depolama sistemlerinde (BESS) verimli enerji kullanımı sağlıyor.
Zitara, fonları bağımsız enerji üreticileri (IPP’ler) ve yatırımcıya ait kamu hizmetleri (IOU’lar) ile iş geliştirme ilişkilerini güçlendirmek, batarya üreticileri ve mühendislik yeteneklerini genişleterek ürün geliştirme süreçlerini hızlandırmak için kullanmayı planlıyor.
Pirinç Kabuğu Külü, Bataryaların Daha Fazla Enerji Depolamasını Sağlayabilir
Michigan Üniversitesi’nden bilim insanları, yakılmış pirinç kabuğu külünden elde edilen bir karbon formunun, lityum-iyon veya sodyum-iyon bataryaların enerji yoğunluğunu neredeyse iki katına çıkarabileceğini keşfetti. Bu sürdürülebilir karbon türü, batarya elektrotlarında yaygın olarak kullanılan grafitten daha iyi performans gösteriyor. Üstelik, ilk kez yanma yöntemiyle üretilebileceği de kanıtlandı.
Bu yöntem, pirinç kabuğu külündeki silika (silisyum dioksit) sayesinde sert karbon üretimini sağlıyor. Sert karbon, lityum-iyon bataryalarda kullanılan grafitten %50 daha fazla enerji yoğunluğuna sahip ve depolama kapasitesini 700 mAh seviyesine çıkarıyor. Bu, elektrikli araçlar ve yenilenebilir enerji depolama sistemleri gibi uygulamalar için önemli bir avantaj.
Bilim İnsanları, Binlerce Yıl Ömürlü "Elmas Batarya" Geliştirdi
Bristol Üniversitesi ve Birleşik Krallık Atom Enerjisi Kurumu'ndan araştırmacılar, radyoaktif karbon-14'ü kullanarak dünyanın ilk elmas bataryasını geliştirdi. Bu teknoloji, elektronik cihazların binlerce yıl boyunca batarya değişimine ihtiyaç duymadan çalışmasını sağlayabilir ve enerji depolama konusunda devrim yaratma potansiyeline sahip.
Elmas bataryalar, arkeolojik kalıntıların tarihlendirilmesinde kullanılan karbon-14 izotopunun ilginç özelliklerini kullanıyor. Karbon-14, beta bozunumu sırasında azot-14’e dönüşürken sürekli olarak küçük miktarda elektron üretiyor. Bu elektron akışı, küçük elektronik cihazlara güç sağlamak için mükemmel bir kaynak. Üstelik, karbon-14’ün binlerce yıllık ömrü sayesinde bu bataryalar, teorik olarak 10.000 yıldan uzun süre çalışacağı belirtiliyor.
GPS Alternatifi Teknoloji: Uydular Yerine "Yeryüzü Parmak İzleri"
Avustralya merkezli Advanced Navigation ve Avrupa füze üreticisi MBDA, uçakların GPS yerine yeryüzünün "parmak izlerini" okuyarak navigasyon yapmasını sağlayacak bir sistem geliştiriyor. Bu yeni teknoloji, GPS'in yetersiz kaldığı durumlarda uçakların konum belirlemesine yardımcı olmayı amaçlıyor.
Sistem, GPS alıcıları yerine yere doğru bakan bir nöromorfik kamera kullanıyor. Bu kamera, parlaklık değişimlerine anında tepki veren piksellerden oluşuyor ve düşük ışık koşullarında bile yüksek detay algılayabiliyor. Uçak, uçtuğu alanın benzersiz "parmak izini" okuyor ve bu veriyi, uçak içindeki bir bilgisayarda depolanan küresel bir parmak izi veritabanıyla karşılaştırıyor. NASA, NOAA ve Google Earth gibi kaynaklardan alınan temel ışık-karanlık bilgileriyle oluşturulan bu veritabanı, yüksek sıkıştırma sayesinde minimum bellek ve işlem gücü gerektiriyor.
Sistemin ilk gerçek dünya denemesinin önümüzdeki yıl Avustralya'da yapılması planlanıyor ve bu denemeden sonra teknolojinin ticari olarak kullanıma sunulması bekleniyor.
Ozempic’te Yeni Trend: Mikro Dozlama ile Kilo Kontrolü
Ozempic ve Wegovy gibi zayıflama ilaçları popülerliğini artırırken, hastalar giderek daha fazla bu ilaçları doktorların talimatlarına uymadan, düşük dozlarda yani "mikro dozlarla" kullanmaya başlıyor. Uzmanlar bu eğilimi ilgiyle, ancak temkinli bir şekilde takip ediyor.
Mikro dozlama, genellikle semaglutid gibi iştah bastırıcı özellikleri olan ilaçların yan etkilerini azaltmak, daha önce verilen kiloları geri almamak veya yüksek maliyetlerden kaçınmak amacıyla tercih ediliyor.
Örneğin, Michael Hammer, düzenli dozlarda kullandığında mide bulantısı yaşadığı Ozempic’i mikro dozlarla kullanmaya başlayan bir hasta. Bu yöntemle, 50 kilo verdiğini ve kilo kaybını koruduğunu belirtiyor.
Uzmanlar, mikro dozlamanın zararlı olmadığını düşünüyor ancak uygulamanın etkinliği ve güvenilirliği konusunda daha fazla araştırma yapılması gerektiğini vurguluyor.
Siz yine de bu tarz ilaçları makro-mikro farketmez, kullanırken dikkat edin.
Zıp zıp Dronlar
İsviçre’deki École Polytechnique Fédérale de Lausanne (EPFL), kuşlardan ilham alarak hem yerde hareket edebilen hem de zıplayarak uçuşa geçebilen bir drone geliştirdi. RAVEN adı verilen bu drone, kuşların bacaklarını nasıl kullandığını inceleyerek tasarlandı ve zıplayarak havalanmayı mümkün kılan çok işlevli bacaklar içeriyor. Bu, dronların pist ya da katapult gibi ek sistemlere ihtiyaç duymadan uçuşa geçmesini sağlıyor.
RAVEN, kuş bacaklarının enerji depolama ve salınım özelliklerini taklit ederek, tendon benzeri yaylar ve esnek parmak uçları ile donatıldı. Drone, yaklaşık 620 gram ağırlığında olup, 100 cm kanat açıklığına sahip. Zıplayarak 26 cm yüksekliğindeki engellerin üstüne çıkabiliyor ve 2.2 m/s hızla uçuşa geçebiliyor.
Bu sayımızda elektrikli hava taksilerin ticari uçuş süreçlerinden başladık, kakao içermeyen çikolatalardan, interneti veri tabanına dönüştürmekten, lolipop gibi metaverse araçlarından, zıp zıp dronlardan bahsettik. Gelecek sayımızda farklı, ilgi çekici, ufuk açıcı yeni inovasyon haberlerimiz olacak.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi yorum olarak yazmaktan lütfen çekinmeyin.
Bir sonraki sayıda görüşmek üzere.