"Kollarımız arasında hasta bir adam var. Çok hasta. Size açıkca söylemeliyim ki gereken bütün tedbirleri almadan önce onu günün birinde kaybetmemiz büyük felaket olacaktır. Osmanlı Devleti ansızın ölebilir. Bu takdirde üzerimizde kalacaktır, ölüleri diriltemeyiz. Osmanlı Devleti ölünce bir daha dirilmemek üzere ölecektir. İşte bunun içindir ki size soruyorum: Böyle bir olay karşısında karışıklık, anarşi ve hatta bir Avrupa harbiyle karşılaşmaktansa önceden tedbirler almak daha akıllıca bir hareket olmaz mı?"
Executive Summary - Teknoloji bülteninin dokuzuncu sayısından tekrar merhaba. Bülteni Rus Çarı I.Nikolay’ın 1853 yılında Osmanlı İmparatorluğunu betimlemek için İngiliz büyükelçi George Hamilton Seymour’a kurduğu bu cümleler ile başlamak istedim. Sebebi İlber Ortaylı’ya öykünüp tarih dersi vermek istediğim değil elbette. Geçen bültende ele aldığımız Avrupa’nın teknolojik anlamda geri kalışının devamını yazarken bunu anlatabilecek en güzel cümlenin zamanında Osmanlı İmparatorluğu için söylenen “Hasta Adam” tabirinin şu an tüm Avrupa için de söylenebileceğini düşündüm.
“Hasta Adam” deyimi Osmanlı sonrası başka ülkeler için de söylenmiştir. 1970'li yıllar boyunca Birleşik Krallık, diğer Avrupa devletlerine göre ekonomisi kötü olduğundan ve endüstriyel çekişmelerden dolayı "Avrupa'nın hasta adamı" olarak bilinmiştir. 1990'lı yıllarda da Almanya ekonomik sorunlarından dolayı bu sıfatla anılmıştır. 2005'te İtalya, 2007 yılında Fransa, aynı yıl Portekiz, en son olarak da 2008'de yine İtalya için bu deyim kullanılmıştır.
Teknoloji ve girişimcilik anlamında günden güne eriyen Avrupa’nın yapay zeka konusunda alabildiği yatırımları bir önceki bültende yazmıştım. Bu sefer konu son yıllarda paradigma değiştiren otomotiv. Yıllar boyu klasik içten yanmalı motorlar yüzünden uzun süreli ar-ge gerektiren otomobil üretiminde Avrupa ve Amerika tekel durumundaydı. Öyle ki sadece “tok kapı sesi” ile otomobil satabilen şirketlere sahiplerdi. Ama 2008 krizi ile özellikle Amerika’daki otomobil şirketlerindeki büyük zararlar ve kötü yönetim su yüzüne çıktı. Yine o yıllarda Tesla’nın başını çektiği firmalar içten yanmalı motorlar öncesinde de var olan elektrikli otomobil kavramını tekrar gün yüzüne çıkarttılar. Bu sefer karbon emisyonu konusu ile çevrecileri ve düşük işletim maliyetleri ile ekonomik çözümler arayan insanları da yanlarına çektiler. Ve o günden sonra otomotiv endüstrisi için hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmadı.
Pile Bağlı Yaşayan İnsanlar
Bugün artık elektrikli ve hibrit otomobiller hepimiz için sıradan hale geldi. Şu an tartışılan konu sadece tam elektrikli mi yoksa hibrit mi? Bu teknolojiler hızla standart hale geldi. Bunlar standart olurken çok önceden hayatımızda olan, ama çok küçük bir yer kaplayan bataryalar da artık gündelik olarak en çok konuştuğumuz teknolojilerden oldu. 90’lı yıllar öncesinde sadece saatler, askeriyede telsizler vb gibi oldukça dar bir kullanım alanına sahip olan bataryalar (pil) kişisel mobilite yolculuğumuz ile birlikte hayatımızda farkettirmeden çok önemli bir yer kaplamaya başladı. Çocuk ve bebek susturucusu tabletler, sosyal medya ile birlikte çılgınca sağa sola ve aşağı yukarı kaydırdığımız akıllı telefonlar, bunları prize takmadan ve sonsuz kaydırmamızı gerçek anlamda sonsuz hale getirmek için üretildiğini düşündüğüm powerbank’ler, yüksek ses ve anlamsız led ışıkları ile taşınabilir hoparlörler, kulağımızı dış dünyadan soyutlamamızı sağlayan kulaklıklar… Devam etsem birkaç sayfa yazabilirim. Ama hepsinin ortak noktası içlerinde yer alan bataryaları. Ve hepsinin en büyüğü otomobil bataryaları.
Ağırlıklı olarak Lithium-ion tipi pilleri kullanıyoruz. Telefonlardan otomobillere kadar hepsi için kullanılan yaygın teknoloji bu. Burada tahmin edebileceğiniz gibi Çin ağırlıklı bir üretim söz konusu. Avrupa ülkeleri ve Amerika bu ciddi dengesizliği çözebilmek için batarya üretim konusunda yatırımlara destek veriyorlar. Bu konuda Avrupa’dan çıkmış en çok ses getiren firmalarından biri olan Northvolt geçtiğimiz ay iflasını açıkladı.
Northvolt’un Pili Bitti
Bu beklenmedik iflas birçok kişiyi şaşırttı. Elektrikli araçlar (EV) için pil üreten İsveçli üretici, 21 Kasım'da hükümetlerden ve yatırımcılardan 15 milyar dolar toplayarak iflas etti. Northvolt'un iflası, Avrupa'nın pil üretim endüstrisindeki zaten büyük olan boşluğu daha da büyüteceğe benziyor. Şirketin 16 gigawatt-saatlik (GWh) üretim kapasitesi, kıtanın toplam üretim kapasitesinin yaklaşık %10’unu oluşturuyordu. Tabii ki bu iflas rakiplerini sevindirmedi. Çünkü bu sefer sorun şirket yönetimi kaynaklı değil. Avrupa’nın genel sorunları bu şirketi batırdı desek yanlış olmaz. En önemlisi İsveç merkezli şirket Avrupa’daki startup kültürüne ters çalışma koşullarından etkinlenmiş olmalı. Bu arada bu startup kültürünün en doğru çalışma şekli olduğunu savunmuyorum ama yılanlarla dolu bir çukura düşmüşseniz ben iş - özel hayat dengemi koruyacağım deme lüksünüz olmamalı. Amerika hala bu kültürü koruyor. Çalışanlar startup ve scaleup aşamalarında gerçekten sıkı iş çıkartıyorlar. Evet doğru söylüyorsunuz bu sayede patronlar çok kazanıyorlar. Ama ABD’de yaygın olan “stock option” sayesinde çalışanlarda bu durumdan karlı çıkıyorlar.
Başta ABD olmak üzere birçok ülkede, çalışanların çalıştıkları şirkete ortak olmaları olgusu, özellikle hisse opsiyonu (“stock option”) kavramı, çalışanların şirket sermayesine ortak olması, temelde, halka açık yahut kapalı bir şirketin hisselerinin bedelli ya da bedelsiz olarak şirket çalışanına verilmesi esasına dayanmaktadır.
Burada Avrupa derken her zaman kıta Avrupa’sını kastediyorum. İngiltere bu genellemelerin dışında kalıyor. Çünkü genel olarak olumlu veya olumsuz anlamda kıta Avrupasından ayrılıyorlar. Brexit ile zaten resmi olarak da Avrupa Birliğinden çıkmış olan İngiltere finansal açıdan çok farklı bir yerde duruyor. Çoğunlukla üretim anlamında olmasa bile finans merkezi olarak her zaman farklı bir yerde kendini konumlandırmış durumda.
Bu arada İngiltere’nin Avrupa’dan para birimi anlamında farklı olmasının en büyük sebebi o zamanki adı Avrupa Ekonomik Topluluğu olan birliğin ileride geçilecek Euro para birimi öncesi çapraz kurları sabit tutabilmek için kurulan ERM yüzünden yaşadığı sorun. 1992 de George Soros’un 'Kara Çarşamba' olarak adlandırılan finansal krizde, İngiltere Merkez Bankası'nı zor durumda bırakarak, Sterlini Avrupa Döviz Kurulu'ndan (ERM) çıkmaya mecbur bıraktı. Sonrasında da İngiltere başka bahaneler de öne sürerek Euro para birimine dahil olmadı.
Nadir Toprak Elementleri: Ateş, Su, Toprak, Tahta
Northvolt iflası sonrası Avrupa lithium-ion üretimi ağırlıklı olarak Güney Kore’li ve Çin’li firmaların eline kalmış durumda. Bu bataryalarda lityum dışında kobalt, nikel, alüminyum ve manganez gibi elementler kullanılıyor. Çin bu pillerde kullanılan nadir toprak elementlerin rezervlerinin çoğuna sahip. ABD’nin kendisine uyguladığı çip ambargosuna karşı en büyük kozu da bu nadir toprak elementleri. Önümüzdeki dönem çip savaşları cephesinin yanına element savaşları cephesi de açılacak gibi.
Katı Hal ve Bitmeyen Şarj
Bu arada lithium-ion ve lithium-polymer bataryaların enerji yoğunluğunu daha da ileriye taşıyan katı hal bataryalarla donatılmış elektrikli araçları da bu seneden itibaren yollarda görmeye başlayacağız. Bahsedilen 1200 kilometre menzile ise ulaşabilecekler mi bu şu anda soru işareti. Ama eğer ulaşabilirlerse elektrikli araçlardaki en büyük sorun olan menzil sorununu kökten çözüp, bu yüzden bu tip araçlara soğuk bakanların tüm argümanlarını yerle bir edebilirler.
2030 Lithium-ion batarya üretim kapasitesi projeksiyonunda Northvolt önemli bir yerde duruyordu.
Google’ın Kuantuma Yolculuğu
Batarya konusu başlı başına sayfalarca yazmak gerektiren önemli bir konu. Ama ister istemez burada kesmemiz gerekiyor. Geçtiğimiz haftanın bir diğer çok önemli gelişmesi ise Google’ın geliştirdiği yeni kuantum çipi. Willow isimli bu çip 2012 de kurulmuş Google Quantum AI firmasının bir ürünü. Şirket, Willow’un geleneksel bilgisayarlara kıyasla milyarlarca kat daha hızlı olduğunu iddia ediyor. üstelik, bu çipin 5 dakikada tamamladığı bir işlemi, dünyanın en güçlü süper bilgisayarının ancak 10 septilyon yılda tamamlayabileceği belirtiliyor. 10 septilyon nasıl bir rakam derseniz biraz daha anlaşılır hale getirmeye çalışayım. 10 septilyon 10^25 anlamına gelmekte. Peki bu kadar hızlı bir çip bizim ne işimize yarayacak? Öncelikle uzun yıllar süren hesaplamalar ve simülasyonlar bu çipler ile çok hızlı tamamlanabilir. Yine çözülmesi imkansız olarak görülen şifreleme algoritmaları bu çipler ile hızlıca çözülebilir. Zaten bu çip basına yansıdığında ilk akla gelen Bitcoin algoritmasının çözülüp, blockchain yapısının bozulma riski idi. Şimdilik bunun uzak bir gelecek olduğu açıklansa da bu tür bir olasılığın yok olmadığı da anlaşıldı.
Google, Willow’un başarısını rastgele devre örnekleme (RCS) adı verilen bir test üzerinden değerlendiriyor. Öte yandan IBM ve Honeywell gibi rakipler, kuantum bilgisayarların performansını değerlendirmek için "kuantum hacmi" (quantum volume) adı verilen farklı bir ölçüm kullanıyor. Bu metrik, bir makinenin genel kapasitesini ve kübit’lerin (kuantum bitleri) birbiriyle etkileşimini dikkate alıyor. Ancak Google, Willow’un teknik detaylarında kuantum hacmi ile ilgili bir bilgi paylaşmadı ve bu durum doğrudan karşılaştırma yapmayı zorlaştırıyor.
Kuantum bilgisayar 1 ya da 0'ı temsil eden bitler yerine, aynı anda 1, 0 ve bunların arasındaki herhangi bir durum gibi birden fazla durumda bulunabilen bir birim olan kübitleri kullanıyor. Bunlar çevreleriyle sürekli ve inanılmaz bir hızda bilgi alışverişi yaptıkları için hatalara da geleneksel işlemcilere kıyasla çok daha açıktır.
Kuantum bilgisayarlar ve Google’ın yeni çipi ayrı bir bülteni hak ediyor bence. Bu konudaki toz duman biraz yatışsın. Bağımsız bir bülten ile daha detaylı yazarım.
Görevden Affımı İstiyorum
Bu arada geleneksel çip üreticisi ve bültenimiz gediklisi Intel, CEO’sunun emekliliği ile gündeme tekrar geldi. CEO emekli mi oldu yoksa görevden affını mı istedi bu kısım biraz karışık. 2021 de göreve gelen Pat Gelsinger, 1 Aralık 2024 e kadar dayanabildi. Gelsinger, Intel'in eski ihtişamına geri dönmesini amaçlayan bir planın baş mimarıydı, ancak bu plan, şirketin rakiplerine karşı pazar payı kaybetmesine ve yapay zeka yarışında geri kalmasına neden oldu. Intel, Gelsinger'in 40 yıllık hizmetinin ardından emekli olduğunu duyurdu. Intel'in duyurusu, Gelsinger'in yıllarca süren hizmetini övme üstüneydi, ancak perde arkasında Gelsinger'in Aralık başında bir yönetim kurulu toplantısına çağrıldığı ve istifa etmesi veya emekli olması gerektiği söylendiği iddia ediliyor. Emeklilik sonrası Intel, David Zinsner ve Michelle Johnston Holthaus'u geçici CEO'lar olarak atadı. Bakalım yeni CEO’lar sürekli kötüye doğru giden Intel’i düzlüğe çıkarabilecekler mi?
Bir Tatlı Huzur Almaya Geldim
Bültenin bir diğer gediklisi Elon Musk’ın gözünü toprak bile doyurmuyor anlaşılan. Tesla’dan istediği 56 Milyar USD lik paketi şirket hissedarlarından biraz tehditle de olsa koparan Musk, Delaware mahkemelerine takılmıştı. İtiraz edilen karar sonrası Delaware Chancery Mahkemesi yargıcı Kathaleen McCormick, Tesla CEO'su Elon Musk'ın 56 milyar dolarlık huzur hakkı paketini iptal etme kararını yeniden gözden geçirme talebini reddetti. Tesla, kararı Delaware Yüksek Mahkemesi'ne temyiz etmeyi planlıyor. Şirket, 2018'de Musk'a bu paketi verdiğinde, Tesla'nın hisse fiyatı hedeflerini belirlemişti ve bu hedefler, şirketin Model 3 ve Model Y programlarını hızlandırmasıyla kolayca aşıldı.
Bu arada bu sorunları aşmak için Tesla şirket merkezini Delaware’den Texas eyaletine taşıdı. Yani Cumhuriyetçilerin kalesine. Bakalım seçimlerde Trump için harcadığı 260 Milyon USD’yi bu operasyon sonrası geri cebine koyabilecek mi?
Yeni Kavgamız Hayırlı Olsun
Elon Musk ile OpenAI’ın ilişkisi bildiğiniz üzere Türk filmlerini andırır boyutta idi. Musk’ın iddialarına göre OpenAI’ı kar amacı gütmeyen bir şirket olarak tutmak istemiş ama Sam Altman buna karşı gelmiş bu yüzden ayrılık gerçekleşmişti. Hep dile getirilen buydu. Ama dozu sürekli artan gerilimin en sonunda OpenAI kendi sitesinden tüm süreci tarihler ve hatta e-posta yazışmaları ile ifşa etti. Meğer Musk baştan beri OpenAI'ı kar amacı güden bir şirket haline getirmek istemiş, hatta 2017'de "Open AI Technologies Inc" adında şirket bile kurmuş.
İsteği ise çok basit şeyler: CEO olmak ve%50-60 hisse ve mutlak kontrol. Şaşırdık mı?
Bu dökümanlar daha yeni yayınlandığı için Elon Musk daha cevap vermemişti. Ama bütün bunların altında kalmayacağı ve el artıracağını düşünüyorum. Bir sonraki bültenin içeriği şu anda Elon Musk tarafından oluşturuluyor :)
Detaylar OpenAI sitesinde:
https://openai.com/index/elon-musk-wanted-an-openai-for-profit/
Takip Listesi
Geçtiğimiz hafta AI konusunda yeni duyurularla geçti. Öncelikle OpenAI yeni yapay zeka modeli Sora’yı tanıttı. Metinden video üreten bu model ChatGPT Pro ve Plus aboneleri için kullanıma açılmış durumda. Sora, yerel veri gizliliği düzenlemeleri nedeniyle AB ve Birleşik Krallık’ta kullanıma sunulmadı. Plus aboneleri 5 saniyelik Pro aboneler ise 20 sn uzunlukta video üretebiliyorlar. Üretilen videoları gerçekten ayırt edebilmek oldukça zor.
Google da Gemini 2.0 ile OpenAI a cevap vermiş oldu. Google’ın geliştirdiği bu model ile multimodal bir çözüm sunuyor. Yani hem yazı hem ses hem de görüntü oluşturabilen bu modelin Google hizmetlerine entegre olması şirketin stratejisinin önemli bir parçası. Model, Google’ın yapay zekâ aramalarına güç sağlayacak. Ayrıca Gemini uygulaması da Workspace paketine entegre edilecek.
Amazon da geçtiğimiz hafta AWS: reInvent etkinliğinde kendi multimodal yapay zekâ modeli Nova’yı tanıttı. Yazı konusunda diğer rakipleri ile karşılaştırmada ortalama bir skor elde etmiş.
Görüntü oluşturma modeli Amazon Nova Canvas ve video oluşturma modeli Amazon Nova Reel olmak üzere içerik oluşturma modellerini de Nova ailesinde yerini aldı.
xAI, Grok’u geçen yıl yapay zekâ asistanı olarak sunmuştu ancak yalnızca Premium abonelere açıktı. Geçtiğimiz hafta kullanıcılar, X üzerinden Grok’un ücretsiz sürümünü kullanmaya başladılar. Grok’un ücretsiz sürümününde kullanıcılar, her 2 saatte bir 10 görsel üretebiliyor.
Facebook, Instagram ve Whatsapp’ın çatı şirketi Meta 10 Milyar USD’lik denizaltı fiber kablo yatırımı yapacağını duyurdu. Geçtiğimiz sayı bu konuda detaylı olarak yazmıştım. Bu proje, Meta'nın sahip olduğu ve kullandığı ilk denizaltı kablosu olacak. Proje, ABD'nin Doğu Kıyısı'ndan Hindistan'a, Güney Afrika üzerinden ve ardından Hindistan'dan Avustralya üzerinden ABD'nin Batı Kıyısı'na uzanacak şekilde planlanıyor. Bu kablo, Meta'ya dünya çapında veri trafiği için kendisine özel bir hat sağlayacak.
İlk bilgisayarınızı hatırlıyor musunuz? Commodore 64 ve Amiga 500 kullanan nesillerin hoşuna gidecek bir ürün duyurdu Raspberry. Klavye içinde yer alan bilgisayarı bir monitöre bağlayıp kullanmaya başlayabiliyorsunuz. 90 USD’lik fiyatı ile (Türkiye’de vergiler yüzünden çok daha pahalı) eski günleri özleyenlere güzel bir yılbaşı hediyesi olabilir.
Bu sayının da sonuna geldik.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi yorum olarak yazmaktan lütfen çekinmeyin. Eğer bülten hoşunuza da gitmişse arkadaşlarınızla da paylaşırsanız memnun oluruz.
Bir sonraki sayıda görüşmek üzere.